26 Kasım 2009 Perşembe

YİNE YOLCULUK


Bilmediğim yerlere olduğu kadar bildiğim ve sevdiğim yerlere de sık sık yolculuk yapmayı seviyorum. Eren' e bakalıberi pek gezemesemde O'nunla birlikte aralıklarla yolculuk yaptık. Büyüdükçe O'nunla yolculuk daha zorlaşıyor.Uykusu azaldığından yolculuk boyunca uyanık ve koltuk içinde devinimleri kısıtlı olduğundan, sağa sola bakıp,biraz oyalanıp sonra başlıyor inmeye, kalkmaya falan.O yüzden O'nunla yolculuk kabusum oluyor nerdeyse. Geçen hafta yine Ankara' ya gitmemiz gerekti.Yolculuğa çıkmadan önce başladım kaygılanmaya. Çunkü bundan önceki yaptığımız yolculukta son yüz km. yi ayakta bitirmiştik. Artık sıkıldığından duramaz olmuştu.O yüzden daha yolculuğa çıkmadan kaç gün önce tedirginliğim başladı. Ama bu kez beni mahçup etti, sadece son yarım saati bağırıp çağırarak geçirdik.
Eren Ankara'yı seviyor. Bol bol geziyor.Kuzeniyle oynuyor.Hava da şansımıza ılıktı.
Birkaç gün sonra dönüş başlıyor. Acaba dönüş yolculuğunda neler yaşayacağız.Hadi Eren bize yine bir iyilik bu yolcuğu da rahat atlatalım.

11 Kasım 2009 Çarşamba

Başlık Bulamadım


Eren uykuda. Evde tek tıkırtı olmaması için parmaklarımın ucuna basarak dolaşıyorum. Her an ve en ufak bir tıkırtıda hemen uyanabilir. Bu hafta gece ve gündüz uykusundan sonu gelmeyen bir ağlamayla uyanıyor.Ne yapsak susturamıyoruz. Gözü hiçbir şeyi görmüyor feryatlarından. Susturmak, yeniden uyutmak dakikaları aşıp saatlere ulaşıyor. Bir huzursuzluk var süregiden anlayamıyoruz. Yemesi desen hergün değişiyor. Bugün severek yediğini ertesi gün tükürüyor. Yani Eren şu yemeği seviyor demek olası değil. Onu yemezse belki bunu yer diye seçenekleri çoğaltmaya çalışıyoruz. Yine de birini yemezse diğerini yiyor, yani iştahı var. Ateşi de yok. Ama eline ne geçerse ısırmaya çalışıyor. Yakınında ne varsa, benim elim kolum da dahil. Yine diş sıkıntıları mı diye varsayımlar üretiyoruz.Ne sıkıntısı varsa söyleyebileceği günleri bekleyerek.