30 Ocak 2010 Cumartesi

BÜYÜDÜ, AFACAN OLDU

Gece sütünü kesmemiz işe yaradı.Bu kez başardık.Her seferinde yeni bir senaryo yazan Eren bu kez galiba pes etti.Nazar etmeyelim söylemeye korkuyoruz, sanki bir sihirde söylersek bozulacakmış gibi.Artık geceleri kesintisiz uyuyoruz.Hepimiz, şaka değil.Gece sütünü keseliberi birkaç gece direndikten sonra uyanmamaya başladı.Akşamları da yemesi düzeldi,sabahları da kahvaltısını doya doya yapıyor.Herkes birbirine soruyor:Hiç kalkmadı değil mi? Bu ne güzel bir şeymiş, Eren doğduğundan beri Leyla gibi gezmeler sona erdi işte.Kendisi de rahat,bizde.
Şimdilerde bize bağırıp çağırıp dolaşıyor.Artık konuşmaya da başladı: Her söyleneni olmasa da bir çok şeyi yamuk yumuk tekrar etmeye çalışıyor.O da herkese oldukça sevimli geldikçe havasından geçilmiyor. Fırsatları da değerlendirmekten kaçınmıyor.Kim cep telefonunu elinin ereceği bir yere koymuş farkında olmadan, hemen Eren' in elinde. Geri alabilirsen al artık.Sakar solak basarak acil ambulansı aramış geçen gün.Baktık telefondan bir bayan sesi geliyor.Almaya çalıştıkça da " da, du " diyerek üstüne basa basa kesin olarak vermeyeceğini bildiriyor.
Geçen günde benim laptopu açık yakalamış, aceleyle nerelerine bastıysa hiç bilmediğimiz fonksiyonlarını ortaya çıkardı.Yanına gelince elinden alacağımızı bildiğinden öyle bir aceleyle son birkaç tuşa daha basmak için öyle bir çaba gösteriyor ki, gülmelerimizi saklamak zorunda kalıyoruz.Bir o kadar da ciddi bunları yaparken.
Çok sevimli oldu kerata ne diyeyim.

21 Ocak 2010 Perşembe

BASINDAN SEÇMELER

BEBEK MAMASINA DİKKAT


ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Yönetmeliği’nde yapılan yeni değişiklikle, 1 Mart’a dek denetimsiz olarak Türkiye’ye girecek ürünlerin kapsamı genişletildi. Bu tarihe kadar yapılacak ithalatlarda AB kriterlerine uygun olması şartı ile “GDO’lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır” hükmü uygulanmayacak.


‘Kolaylık sağlandı’

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın, Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik’te yaptığı değişiklik, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Değişiklik ile 26 Ekim 2009’da yayımlanan yönetmelikte, 20 Kasım 2009’da yapılan değişiklik ile daha önce kontrol belgesi alanlara ithalatta bazı kolaylıklar sağlanmasına yönelik uygulamanın kapsamı genişletildi. Yapılan değişiklik ile 26 Ekim 2009’dan önce kontrol belgesi alınan ürünlerin ithalatında, yönetmeliğin 5. maddesinde yer alan “genel hükümler”in de 1 Mart 2010’a kadar uygulanmaması istisnası getirildi.

NTV’nin haberine göre ise değişiklikle 26 Ekim 2009’dan önce kontrol belgesi alan ürünler için geçerli olan erteleme de 20 Ocak’a kadar genişletildi. 20 Ocak’a kadar kontrol belgesi alan ürünler için denetim şartının 1 Mart’a kadar kaldırılması, “şirketlerin lehine” olarak yorumlandı.Gümrüğe takılan GDO’lu ürün varsa 1 Mart’a kadar ülkeye girişinin de önü açılmış oldu

20 Ocak 2010 Çarşamba

GECE SÜTÜ

Eren' in haykırışları yine gecenin sessizliğini ve karanlığını deliyor.Bu kez de gece sütünü kestik. Sütü o kadar seviyor ki sadece sütle yaşayabilir.Yaşına göre içmesi gerekenin üstünde içiyor çoğu zaman. Gece uykusuna yattıktan sonra sabaha kadar birkaç kez uyanıyor, bardak bardak süt içip yatıyor.Sürekli tok karnına yatıyor,uykusu bölünüyor.Bunu da bıraktırma zamanı gelmişti.

Önce memeyi bıraktırdık: sabaha kadar emzik gibi kullanıyor, saat başı kalkıyordu nerdeyse.Yaşını da doldurduğundan emdiği yeterlidir diyerek bıraktırmıştık memeyi. Meme emmeyi unutturana kadar kaç gece uğraştık, o iş bitti derken memenin yerine biberonu koymaya başladı. Durmadan biberonla içecek birşeyler istiyor, yine gece boyunca sık sık kalkıyordu. Bu böyle olmayacak diye biberonu da bıraktırmaya karar vermiştik. Birkaç gece de onun için uğraşmıştık. Fakat Eren pes etmiyor bizim için gece seansına mutlaka birşeyler düşünüyor olmalıkdı ki feryatları gittikçe yükselen dozda sürdükçe bu kez de bardakda süt yetiştirmeye başladık. Böylece sütsüz uyuyamaz oldu sanki.
Bu böyle sürmemeliydi.Zaten doğru da değildi.Ne zamana kadar böyle gidecekti.Eren yirminci ayına girmişti.
Karar alındı: Gece sütü verilmeyecekti.
Akşam iyi yemek yediği bir gün karar uygulanmaya başlandı.
Karnı tok, suyunu da içti. Artık kıyamet de kopsa gece süt verilmeyecek.
İlk gece iki saat sürdü feryatlar, mızmızlıklar.
İkinci gece yarım saate düştü.
Daha üçüncü geceyi yaşamadık ama direnme kırıldı gibi...
Şimdiden O'da rahatladı sanki..Hergün sabaha kadar sürekli tok bir mideyle uyuyordu, belki de uykusu bu yüzden kısa sürüyor,rahat edemiyordu.
Gece kesintisiz uyumaya başlar, bu durum uykusunu düzene sokarsa gündüz yeme sorunları da çözülebilir.Gece boyunca süt içtiğinden, sabah uyanınca aç olmuyor yiyecek seçmeler başlıyor böylece.

Galiba bu kez başaracağız.

10 Ocak 2010 Pazar

İLK BİLGİNİN ÖNEMİ

Eren gün içinde zaman zaman elimden tutup çekiştire çekiştire beni banyoya götürüyor. Banyoda oturağını gösteriyor, ben de aman ne güzel, çişini söylemeye başladı galiba diye erken bir sevince kapılarak bezini açıp oturtturuyorum. Kolayca oturuyor.Zaten oturmasında bir sorun yok oturuyor ama sadece çişini yapıyor, kakasını yapmaya halen korkuyor sanki.Gün içinde uykudan kalkınca ya da yemek yiyince oturttuğumda çişini yapıyor ama kakasını asla. Tutuyor kapı arkası ya da odanın kuytu bir köşesine yerleşip yapıyor.
Neyse salona getirdiğimiz oturağa oturup yerleşince televizyonu gösterdi aç diye. Bazı günler 15-20 dakika kadar Kanal 1'deki Barney ve Arkadaşlarını seyrediyoruz beraber. O program da eğlenerek öğrenmeye dayalı hareketli bir program. Birgün televizyonda radyo açmaya çalışırken rastladım, baktım ki Eren oldukça keyifle izliyor,o zamandan beri sadece onu izliyoruz. Başka çizgi filmler falan hiç ilgisini çekmedi çünkü. 2 yaşına kadar televizyon izlettirmeyin deniyorsa da arada bir, kısa bir süre kırmızı çizgiyi aşıyoruz.

Oturağına ilk oturttuğum gün televizyonda bu program vardı o saatte tesadüf ve ben de 'Barney'i seyredelim hadi sen de çişini yap' diyerek televizyonu açtım.Şimdi aklına estikçe beni banyoya götürüp oturağını getirtiyor, oturuyor ve televizyonu açmamı bekliyor. Tabii yaptığım bu yanlışı tekrar etmeyip televizyonu açmıyorum O da çiş falan yapmayıp kalkıyor. Diğer zamanlarda da her oturağa oturuşunda televizyonu gösterip açmamızı anlatmaya çalışıyor.
İlk bilginin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış oluyorum böylece. İlk öğrenilen davranış belleğe bir kaydedildi mi değiştirmek istendiğinde zorlanılıyor.
Bunu daha önce de yaşadık: Eren galiba 6-7 aylık falandı tam anımsamıyorum. Küpleri üst üste koyarak kule yapmışız ve ona yıkmasını göstermişiz.Aylar geçti, hala başka gereçleri üst üste koyarak kule yapılsa ya da üst üste konan bir şeyler görse hemen eliyle deviriyor. Tekrar tekrar ona üst üste koymasını gösterdiğimiz halde, zaman zaman yapsa da yine yapılan kuleleri devirmek ilk işi oluyor. Aman Tanrım ilk bilgi olsun ya da öğrenilen daha başka davranışlar bir kez kaydedildi mi beyne, ömür boyu bu davranışları gösterebiliriz. İşte henüz iki yaşına bile gelmemiş bir çocukta bile dikkatle üstünde durduğumuz halde kule yıkmayı tam olarak değiştiremedik.

4 Ocak 2010 Pazartesi

BİR YIL DAHA GEÇTİ



Zaman ne çabuk geçiyor denir ya,işte bir yıl daha geçti.Geçen yılbaşında henüz emeklemeye bile başlamamıştı EREN. Bir yıl bu yaştaki çocuklar için ne kadar önemli... Emekleme, yürüme, konuşmaya başlama, kendi kendine yemeye çalışma, herşeyi anlama ve anlatma gibi ne çok şey altı aylıktan sonraki bir yılın içinde oluyor. Hızlı gelişme diye buna denir işte... Bu konuda uzman kişiler boşuna 0-3 yaş çok önemli diye üstüne basa basa söylemiyorlar. Sanki daha dün gibi yakın bir zamanda " ek gıdalara başlasaydık, bir emekleseydi" falan diye konuşurken bizimki şimdi tam bir afacan oldu. Konuşmaya da başladı artık, kıvırıp duruyor söylenenleri.

Hani hep konuşulur ya bu çocuk büyüyünce ne olacak diye. Bazen ben de soruyorum bu soruyu kendime. Eren büyüyünce nasıl biri olacak, nasıl bir iş edinecek, neleri sevecek, neleri sevmeyecek gibi. Daha bir buçuk yaşında dur bakalım denebilir ama gözlenirse bir çok ipucu veriyor açıkça.

Bir kere uykuyu sevmiyor bu belli.
Uykusuzluktan sürünse de uyumak istemiyor.
Yemek seçiyor: Yumurtayı, eti, tavuğu, balığı mümkünü yok yediremiyoruz. Bekliyoruz bir gün fikrini değiştirir diye
Pilavcı, makarnacı
Güzel birşey: meyveyi ve meyve suyunu çok seviyor, sebzeyi daha az
Tatlıyı daha çok.Öyle fazla pasta falan ikram ettiğimiz yok. Reçel de vermedik daha.İki yaşına kadar böyle.Verdiğimiz tatlı biraz pekmez-tahin karışımı, bir de bal-dövülmüş ceviz karışımı.Bunları reddettiğini görmedim.
Bugün yediği yemeği ertesi gün yemiyor, şaşırtıyor.
Bir de çaylara düşkünüz.Ihlamur,rezene,yeşil çay,kara çay ne versek şekersiz içiyor.Az suda haşladığımız brokoli,karnabahar sebzelerini pek yemese de sularınına yok demiyor.
Düzenli olacak sanki.Kendiliğinden terlikleri düzeltmeler, yere düşen yiyecek kırıntılarını almaya çalışmalar.
Müziksiz de duramıyoruz. Evde her tarafta birşey çalıyor.
Ama istediği birşey verilmiyorsa zaman zaman da bir öfke,bir öfke...