7 Ağustos 2010 Cumartesi

YAZ GÜNLERİ






Sıcakların etkisini fazlaca gösterdiği günlerdeyiz. Kapı , pencere ne varsa her taraf açık. Daha doğrusu evin ne tarafında açılacak bir pencere ya da kapı varsa açmak gerektiği günlerdeyiz. Bu durumda Eren' e de oynayacak şeyler çıkıyor. Eli değdiğinde tüm gücüyle açıp kapattığı fırın kapağını, ya da buzdolabı kapısını bırakıp, çıkılacak pencerelere çıkmaya, yoksa camlarını açıp açıp kapatmaya başlıyor. Bu açıp kapatmalardan bize gına geldi ama O ilk günkü heyecanla, büyük bir çoşkuyla bulduğu kapıları, pencereleri açıp kapatmaya bayılıyor. Öyle yavaşça açıp kapatsa razıyız. Tüm gücünü toplayıp bir çarpışı var ki ... Bunlar engellenirse balkonda koşturmaya başlıyor. Geçenlerde koştururken bir düştü, neyseki gözünün altına gelmiş balkonun çıkıntısı da gözüne birşey olmadı. Gözünün altında yumruk yemiş gibi oluşan morluklar daha yeni geçti. Velhasıl her taraf tehlike. Balkona sandalye koyup oturmak da tehlike. Bir anlık unutkanlık sonucu O'nu sandalyenin üstüne tünemiş buluyoruz.
Evin içindeki bu açıp-kapamalardan, çarpıp durmalardan biraz uzaklaşıp enerjisini dışarda harcaması için uygun saatlerde dışarı çıkıyoruz bazen.

Ya göl kenarına gidiyoruz.

Ya zıp zıp zıplamaya.


Ya da komşunun bahçesinden kayısı toplamaya.



Bu sıcak yaz günleri de böyle geçiyor.

Hiç yorum yok: