18 Şubat 2010 Perşembe

BASINDAN SEÇMELER

ÖNCE SAĞLIK

ÇOCUKLARDA ATEŞ (1)

A teş, doktorların çocuklarda en sık karşılaştığı sağlık sorunlarından biridir. Eski çağlardan beri ateşin bir defans mekanizması olduğu düşüncesiyle, önemsenmemesi gereken bir bulgu mu, yoksa şiddetli bir hastalığın çok ciddi bir semptomu mu olduğu konusunda tartışmalar olagelmiştir.

Hipokrat, ateşin vücuda giren ve sağlığı tehdit eden kötü varlıkların yanmasına neden olduğu fikrini öne sürmüştü. Ateş, yararlı olduğu düşüncesiyle uzun yıllar, ta ki Aspirin’in keşfine, yaklaşık 100 yıl öncesine kadar tedavi edilmemekteydi. Günümüzde birçok araştırmada ateşin immün yanıtı güçlendirdiği ve host savunmasında çok önemli bir rol oynadığı gösterilmiştir.

Ancak, çoğu aile için ateş hâlâ önemli bir korku nedeni olma özelliğini yitirmemiştir. Çocuktaki en ufak bir ısı artışı ateşin hemen düşürülmesi gerektiği fikrini tetiklemekte ve ailede panik yaratmakta, ciddi korku ve kaygıya neden olmaktadır. Çeşitli araştırmalarda, ailelerin büyük bir kısmının, çok yüksek sayılmayacak vücut ısılarının çocukları için zararlı olabileceği düşüncesinde oldukları saptanmıştır. Bu çok doğru olmayan inanç “ateş korkusu” olarak tanımlamıştır. Bu korku, hem aileyi hem de doktoru etkilemekte, kaygı ve panik hali ateşi düşürmek için kimi zaman gereksiz, hatta kimi zaman da zararlı olabilecek girişimlerin ve uygulamaların yapılmasına neden olmaktadır. Ailelerin çok yanlış ve yaygın bir uygulaması da antibiyotikleri ateş düşürücü olarak kullanmalarıdır. Oysa ateş bir hastalık değil, birçok nedene yönelik savunma mekanizması olarak ortaya çıkan bir belirtidir. Ateşli bir çocukta bu belirtinin ortadan kaldırılması girişiminin yanında en önemli nokta, buna neden olan esas hastalığın ortaya çıkarılmasıdır.

Ateş Nedir?

Ateş, vücut ısısının normal sınırların üzerine çıkması olarak tanımlanır. Vücut ısısı, ölçümün yapıldığı zamana ve ısının alındığı vücut bölgesine göre değişir. Ortalama vücut ısısının 37.0 dereceye kadar düşerken akşam 38.0 dereceye kadar yükselebilir. 6 aylıktan ufak bebeklerde günlük ateş oynamaları çok azdır. 6 ay – 2 yaş arası günlük değişim 1 derecedir. 6 yaşta günlük değişim 2 dereceyi bulabilir. Vücut ısısının en yüksek olduğu zaman akşam saatleridir.

Kullanılan ısı ölçüm bölgeleri içinde en yüksek ısı popodan alınan ısıdır. Ağızdan alınan ısı popodan alınandan daha düşüktür. Koltuk altı ısısı ise en düşük ısıdır ve vücut öz ısısından 1 derece daha düşüktür. Egzersiz, aşırı giyinme, sıcak banyo, aşırı sıcak hava, sıcak yiyecek ve içecekler sağlıklı bir çocuğun vücut ısısını 38.0 – 38.5 dereceye kadar yükseltebilir.

Ateş olarak kabul edilen en düşük vücut ısısı, ölçümün yapıldığı vücut bölgesine, ölçüldüğü saate ve çevre ısısına bağlı olarak değişebildiğinden her ölçüm bölgesi için tek bir ısı değeri vermek olası değildir. Bir çocukta popodan alınan ısının 38.0-38.2 derece, ağızdan alınan ısının 37.5-37.8 derece, koltuk altı ısının 37.0-37.2 derece ve kulak yolundan ölçülen ısının 37.8-38.0 derece üzerinde olması halinde ateş söz konusudur.

Ateşin ölçülmesi ve değerlendirilmesi konusu çok önemlidir. Çocukların ateşini gereksiz sıklıkta ölçmekten kaçınmalıdır. Ateşin izlenmesi sırasında çocuk kendini çok sıcak hissediyorsa veya kötü görünüyorsa ateşinin ölçülmesi uygun olur. Üşüme ve titreme ateşin yükselmekte olduğunu, çocuğun pembe görünümü ateşin en yüksek düzeye çıktığını ve terleme ateşin düşmekte olduğunu gösterir.

Ailelerin vücut ısısının ölçüm teknikleri yanı sıra, ölçülen değerin normal veya ateş olarak tanımlayabilmesi ve çocuk ateşlendiğinde neler yapılması gerektiği konularında da bilgilenmesi gerekir. Ailelerin yüksek ateşle ilgili bilgi düzeylerini, algılarını ve davranış şekillerini değerlendirmek amacıyla yapılan bir araştırmada; ailelerin yüzde 33’ünün, yüksek ateş sınırını bilmediği ya da yanlış bildiği saptanmıştır. Ailelerin ancak yarısı vücut ısısını ölçmek için termometre kullandığını ve yüzde 29’u çocuğu ateşlendiğinde doktora danıştığını bildirmiştir. Ateşi ölçmek ve ateşli çocuğa yaklaşım konusundaki bu bilgi eksikliğine karşın ateş korkusu önemli boyutlardadır. Ailelerin yüzde 87’si ateş korkusunun olduğunu bildirmektedir. En önemli korku nedenleri; bu ateşin havaleye neden olabilmesi ve ciddi bir hastalık olma olasılığıdır. Ailelerdeki yüksek ateş korkusunu yenmek bir sağlık eğitimi sorunu olarak ele alınmalıdır.

Ateş bir belirtidir

Ateş bir hastalık değil, yalnızca bir belirtidir. Ateşin beyin hasarı gibi zararlı etkileri popodan alınan ısının 41.0 derece üzerine çıkmadan görülmez. Beynin ısı ayarlayıcı merkezi enfeksiyon sonucu yükselen ateşi 41.1 derecenin altında ayarlar.

Sağlıklı olan bir çocukta yüksek ateşin zararlı etkileri daha çok sıcak çarpması ve nadiren de ateşe bağımlı birbiri arkasına devam eden havale nöbetlerinde görülür. Bu nedenle ateşli bir çocuğun çok fazla giydirilmesi, radyatörün veya ısıtıcının yanında kalması veya arabada direk güneş ışığına maruz kalması ateşin çok yükselerek zararlı etkilerinin ortaya çıkışını kolaylaştırır.

Vücut Isısının Kontrolü

Vücut ısısı beyinde hipotalamusta bulunan ısı ayarlayıcı merkez tarafından düzenlenir. Vücut ısısı çevre ısısındaki değişimlere rağmen normal sınırlarla sürdürülür. Isının bu düzeyde tutulması ısı oluşumu ve ısı kaybı arasındaki dengeye bağlıdır.

Ateş oluşturan herhangi bir madde için pirojen terimi kullanılmaktadır. Pirojenler vücut içi (endojen) ve vücut dışında (eksojen) olabilir. Eksojen pirojenler, mikroorganizmalar, toksinler ve mikrobiyal ürünlerdir. Organizmada endojen pirojenler olarak bilinen pirojenik sitokinlerin oluşumuna yol açarak ateşe neden olurlar.

Ateşin Tedavisi

Ateş, vücudun enfeksiyona karşı geliştirdiği immün yanıtın bir parçasıdır. 39 derecenin altındaki düzeylerde immün sistemin güçlenmesini sağlar ve mikroorganizmanın yok edilmesini kolaylaştırır. Ateşin yüksekliğinin tedavi etmenin amacı çocuğun rahat etmesini sağlamaktır. Tek başına ateşin varlığı her zaman tedavi gerektirmez. Genelde bütün ateşleri tedavi etmek veya vücut ısısını normale indirmek için bir fikir birliği yoktur. Ateş çok yüksek olmadıkça (41 derecenin üzerinde) hastaya özel bir zarar vermez. Ateş vücudun enfeksiyonlarla savaşma yöntemlerinden biridir. O nedenle ateşi düşürmek her hastaya özgü olmalıdır. Günümüzde, özellikle 6 aydan büyük bebeklerde ateş 39 derecenin üzerine çıkmadığı ve bebeğin durumu iyi olduğu sürece ateşi düşürmek gerekmeyebilir. Bebeğin ateşi yükselmeye başladığında, ateş düşürücü vermeden önce bir süre beklemenin bağışıksal yanıtın güçlenmesi açısından faydalı olacağı bildirilmektedir. Ancak daha düşük ısılarda bile bebeğin ağrılarını gidermek, rahatlamak ve uyku düzenini sağlamak amacıyla ateş düşürücü tedavi uygulanabilir. Bunun yanında kimi zaman yalnızca telaşlı ve huzursuz bir anneyi rahatlatmak amacıyla da bebeğe ateş düşürücü verilebilir.

Ateşli bir çocuğun tedavisi sırasında üzerinde durulması gereken noktalardan biri de altta yatan hastalığın etkenine yönelik özgül tedavinin uygun zamanda başlanmasıdır. Ancak çoğu kez antibiyotikler ateş düşürücü gibi kullanılmaktadır. Doktor, aileleri antibiyotiklerin ateş düşürücü olarak kullanılmaması gerektiği konusunda bilgilendirilmeli ve özellikle uyarmalıdır.

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi, Ankara Eki

Hiç yorum yok: