28 Şubat 2009 Cumartesi
KEFİR
26 Şubat 2009 Perşembe
OYUN PARKI
25 Şubat 2009 Çarşamba
YUMURTA YEDİRMEK
Yumurtayla ilgili bir araştırma yapmıştım internette, orada yumurta sarısında demir olduğundan; demirin de emilimi C vitamini ile olduğundan söz ediyordu. http://homepage.uludag.edu.tr/~mtayar/YUMURTA%20BESLENME.htm
Yumurta ile birlikte peynir yedirilmemesi öneriliyor. Demir ile kalsiyum bir arada sakıncalı demek ki. Ama biz bunu hep yapıyoruz. Dikkat edeceğiz artık.
24 Şubat 2009 Salı
ZENCEFİL (Kullandığımız baharatlar)
Soğuk algınlıklarında veya canınız keyifli bir içecek istediğinde zencefil kökü, tarçın kabuğu, birkaç adet karanfil ve .........kaynatıp bir tutam da ıhlamur atınca içimine doyum olmuyor.
Bildiğimiz etkileri:
Sindirim ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Kansere karşı korur. Aspirin işlevi görür; kanı inceltir. İyi kolesterolü yükseltir. Tansiyonu dengeler. Yorgunluk giderir. Toksin temizleyici ve soğuk algınlığında etkilidir.
Not: Burada anlatılanlar bizim uyguladığımız tavsiyelerdir. Siz uygulamadan önce lütfen doktorunuza danışınız.
23 Şubat 2009 Pazartesi
ÇOCUKLAR VE SORULAR
Bizim olanın ötesinde yeni birşeyler aramak insanda doğuştan gelen bir bilgi mi?
Daha sekiz aylık bir çocuk elindekilerin ötesinde birşeyler arama davranışını nasıl öğrendi?
Büyük küçük sürekli bir arayış içinde miyiz hepimiz?
Bu isteğin büyüme sürecinde geliştirilip veya bastırılması, kösteklenmesiyle ilintili olarak yaşama sanatımız değişiyor mu?
Ne istediğimiz bu sürecin nasıl dokunduğuna mı bağlı?
Yaşam boyunca sorular ve cevapları da arayışın bir başka yönü mü?
İnsanın kafası karışıyor.
22 Şubat 2009 Pazar
EREN'LE OYNADIĞIMIZ OYUNLAR-I
*Cee-e oynuyoruz, en çok bu oyunu seviyor. (Bebeğe duygusal rahatlık sağlar)
20 Şubat 2009 Cuma
ANNE SÜTÜNÜ ARTTIRMAK İÇİN YAPTIKLARIMIZ
*Prof. Dr. Saraçoğlu'nun kuru incir-havuç kürü
http://www.saracoglu.at/bolum.php?name=kitap&s_op=oku&kno=2
*Kuru incir
*Haşlanmış dut kurusu
*Rezene çayı
*Pilates yapmak (Doktorunuza danışarak)
*Mümkün olan boş zamanlarda dinlenmek ve çok aç kalmadan yemek
*Bol su içmek ve sıvı almak
*Bebeği bol bol emzirmek
Deneyebileceğiniz diğer kürler:
http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetayArsiv&ArticleID=1029579&AuthorID=201&b=Anne%20sutunu%20artirici%20kurler&a=Prof.Dr.%20İbrahim%20Adnan%20Saraçoğlu&ver=99
19 Şubat 2009 Perşembe
KANTARON YAĞININ FAYDALARI
Eren geceleri ağlayarak uyandığında, susturamadığımızda karnına kaç kez sürdük ılıcık yapıp işe yaradı.Poposu biraz kızardığında sürdük hemen iyileştirdi.
Daha birçok yararı olan bir yağ.Hücre yenileyici özelliği var.
Kantaron yağının elde edildiği sarı kantaron bitkisi çay olarak da kullanılıyor. Basında okumuştum:Kimyasallardan oluşan kanseri önlüyormuş.(Egzos gazı, yanmış et, sigara dumanı gibi)Sarı kantaronun diğer bir adı da kılıçotu.Binbirdelik otu da deniyormuş.
Depresyona iyi geldiği zaten biliniyor.
Kaynak:Bir Yudum Sağlık
Niyazi Eröztürk
18 Şubat 2009 Çarşamba
DİŞ HEDİĞİ
16 Şubat 2009 Pazartesi
PAZARTESİ SENDROMU
15 Şubat 2009 Pazar
ORGANİK PAZARA GEZİ
Sabahleyin erkenden kalktık. Oysa çalışanlar için pazarları uykuya doyma günü, biraz da zamanı keyifle kullanma günüdür. Ama Eren'in annesi bugünü heyecanla bekliyordu kaç gündür. En uykusuz olan O' dur, çünkü gece boyunca Eren in her ağlamasında sürekli kalkıp meme veren O' dur. Üstelik havanın da pek güzel olmayacağını bildiği halde bu geziyi en çok isteyen de O' dur.
Aslında biz de heyecanlıyız. Unuttuğumuz tatların peşindeyiz. Sağlığa zararlı, tatsız, lezzetsiz tohumları yapay ürünlerden gına geldi. Yeni yeni ulaşabildiğimiz bu ürünlerde eski tatları biraz da olsa bulabiliyoruz.
Yağış yok ama hava somurtkan, kaç gündür savurup duran rüzgar durmuş. Yola koyulduk.Eğirdir' den Isparta' ya gidilecek, yarım saat orası çekiyor; Isparta' dan Antalya da bir buçuk saat. Dağlar azametli yükseliyor gökyüzüne başlarına karlar yağmış, beyaz örtüyle yeşil ağaçlar hoş bir esinti gönderiyor tepelerden hepimize.
Antalya yolundaki Karacaören Baraj Gölü
Organik pazar Cam piramit' in bahçesinde. Güzel geniş bir bahçesi var. Pazarda en ilginç ürün benim için ' sumak' tı. Sumak Antep'de kaynatılarak ekşisi yapılan bir bitki. Bu ekşi salatalara, dolmaya falan konur. Demek hala yaşıyormuş bu bitki diye sevindim.
Akşam beş gibi dönüşe geçtik. Antalya' dan çıktıktan bir müddet sonra hava bozdu; beklenen yağış akşama kalmış, günü bize hediye etmişti.
Kar tipiye dönerken eve geldik.
13 Şubat 2009 Cuma
SEVGİ
ORGANİK ÜRÜNLER
12 Şubat 2009 Perşembe
' ANITSAL ANLATIM '
' Düşünün ki her sabah hesabınıza 86.400 birim kredi veren bir bankanız var.Ama bir günden ötekine hiç bakiye devretmiyor.Tutarı ne olursa olsun, kullanmadığınız bakiye miktarı her akşam iptal ediliyor. Böyle bir durumda ne yapardınız?Tabii ki son kuruşuna kadar çekerdiniz!
Aslında hepimizin böyle bir bankası var. Adı zaman.
Her sabah iyi şeylere yatırım yapmadığınız kısmını silip, hesabınıza zarar kaydediyor.Hiç devretmiyor.Kredi miktarından bir kuruş fazla kullandırmıyor.Her gün size yeni bir hesap açıyor.Her akşam günün bakiyesini yakıyor.Eğer günlük depozitonuzu kullanmadıysanız, bu zarar sizindir.Geriye dönüş yok.Yarından avans çekmek yok.Bugünü, bugünkü depozitonuzu yaşamalısınız.Ona yatırım yapın ki, size sağlık, mutluluk ve başarı olarak geri dönsün...
Bir senenin değerini anlayabilmek için, sınıfta kalan öğrenciye sorun.
Bir ayın değerini anlayabilmek için, prematüre bir bebeği dünyaya getiren anneye sorun.
Bir haftanın değerini anlayabilmek için , haftalık derginin editörüne sorun.
Bir dakikanın değerini anlayabilmek için, treni henüz kaçırmış bir kişiye sorun.
Bir saniyenin değerini anlıyabilmek için, bir kazayı kıl payı atlatmış bir kişiye sorun.
Sahip olduğunuz her anı değerlendirin.Daha fazla değer verin, çünkü onu çok özel biriyle, zamanını harcamaya değecek kadar özel biriyle paylaştınız.Şunu unutmayın ki zaman hiç kimseyi beklemez.Dün artık mazi oldu.Yarın ise belirsiz.Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır.'
DİŞ SIKINTISI
'Yaşamak güzel şey be kardeşim ' demiş ya şair, yaşamak aynı zamanda zor be kardeşim.
11 Şubat 2009 Çarşamba
DOĞUM GÜNÜM
Bugün altmış yılı geride bıraktım.Yıllar su gibi akıp gitmiş.İçinde neler saklayarak.Ama en çok da öğrenerek.Yaşam durmadan dersler vererek öğretiyor.Bir daha birşeye yarayıp yarayamıyacağı bilinmeden.
Geçen yıllarda büyük kızım ve torunumla beraber oluyorduk,küçük kızım uzaktaydı.Bu yıl onlar uzakta,küçük kızımla beraberiz.
Çocuklar sürpriz yapmış.Mum üfledim,pasta kestim,kendimi alkışladım.
Yeni yılımda yapacak çok şeyim var.Heyecanlıyım bu yüzden.
MÜZİK VE ÇOCUK
Radyo 3 dinliyoruz daha çok.
Klasik müzikle tanıştığımda ellili yaşlardaydım.İlk torunumun keman eğitimi almaya başladığı yıllara denk geliyor. O keman çalmayı ilerlettikçe, ben de dinleye dinleye; arada bir de konserlere giderek bu müziği tanımaya ve sevmeye başladım.
Çocuklar büyürken birçok şey öğreniyor ya insan, torunlardan da öğreniliyor görüldüğü gibi.
İlk torunum altılı yaşlarda bu müzikle tanıştı,Eren anne karnında dinlemeye başladı;anneleri gençliklerinde, ben ellili yaşlarda.
Ama ben yine de türkülerimizi daha çok severim.
YAPMAK VE YAPMAMAK
Düşündüm.
Bunu ne çok yapmıştım.
Bugün oyuncaklarıyla oynarken onu seyrettim. Yere kalın ve yumuşak örtüler serip oturtuyorum, önüne de oyuncaklarını koyuyorum. Biraz oyalanıyor artık.Alıyor atıyor,yeniden alıyor yine atıyor,ara ara ağzına alıp kemirmeye çalışıyor.Sonra sağa sola fırlatıyor.Bu kez de attıklarını almak için hamleler yapıyor.Önce alacağı oyuncağı belirliyor,sonra tüm gücünü toplayarak bir hamle yapıyor,olmadı uzanıp,düşüp falan almaya çalışıyor.
İleriye attığı bir oyuncağı almak için uğraşırken kolay alsın diye elimi uzattım ki, önüne iteyim.O anda annesinin söylediği sözler aklıma düştü: 'Anne O'nun yapabileceği hiçbir şeyi yapmayacağım.'
Elimi geri çektim.
Bu kez yapmayacağım. Artık öğrendim.
9 Şubat 2009 Pazartesi
İZİN DÖNÜŞÜ
Bugün ise annesi beş günlük izin bitimi işe yeniden dönünce akşama kadar hep meme aradı,çok zor uyudu ve hemen uyandı.
Akşam yemeğinde ilk balığını yedi.İstavrit ızgara yapmıştık.Bıraz ezip ağzına verdik.Kolaylıkla yutmadı tabii püre gibi ama uğraştı bir süre.
KABIZLIĞI NASIL HALLETTİK
Beşinci aydan sonra doktor demir verdi.Demiri verdikten birkaç gün sonra bağırsakları da demir gibi oldu.Hergün normal kakasınını yapan çocuk kakasını yapamıyordu. Bekliyoruz birgün,iki gün,üç gün kaka maka yok.Dördüncü gün de yok.Beşinci gün kazık gibi birşeyler çıkardı dakikalarca ıkınarak.Doktor demiş zaten kabızlık yapar diye.Bir müddet daha demiri vermeye devam ettik; yine aynı dört beş günde bir ancak yapıyor.Doktora soruldu, fitil koyun demiş.Artık fitille boşaltıyoruz bağırsaklarını. Demiri kestik.
Bekliyoruz ki hemen işler düzelecek,normal seyrine dönecek.Yine bekliyoruz birgün, iki gün yine birşey yok.Ikınmalar devam ediyor parmak kadar birşey ancak çıkıyor.Doktor bir şurup vermiş bu kez de sabah akşam içiriyoruz, aslında pek içirmek de istemiyoruz.Bir faydası da olmadı.Onu da kestik.
Doğal yollardan gıda ile bu işi halletmeye çalıştık.Çorbasına zeytinyağı koyduk olmadı.Ara ara bir çay kaşığı ağzına verdik zeytinyağını,olmadı. Avokado verdik,olmadı. Mercimek çorbası yapıp yedirdik. Kuru kayısıyı haşlayıp suyunu içirdik, püresini verdik.Yine de sonuç alamadık. İnternetten araştırıyoruz,deniyoruz, yine normale dönmüyor.
Cam elma rendesinde armut rendeleyip vermeye başladık günde bir dilim kadar.Artık tüm yaptıklarımız ancak sonuç verdi de armuda mı denk geldi, ya da gerçekten işi armut mu çözdü bilemiyoruz ama çoçuk günde dört beş kez yaparak iki gün boyunca bağırsaklarını ancak boşalttı.
Atalar boşuna dememiş: Dünyanın tadı yeyip içmek... gerisini biliyorsunuz.
Çocuk rahatladı, biz de.
8 Şubat 2009 Pazar
MEMEYLE OYUN
EVDE YAPTIĞIMIZ OYUNCAKLAR
YAŞAMIN İLK ANLARI
Zaten yaşam da böyle birşey değil miydi?