



*Cee-e oynuyoruz, en çok bu oyunu seviyor. (Bebeğe duygusal rahatlık sağlar)






Beşinci aydan sonra doktor demir verdi.Demiri verdikten birkaç gün sonra bağırsakları da demir gibi oldu.Hergün normal kakasınını yapan çocuk kakasını yapamıyordu. Bekliyoruz birgün,iki gün,üç gün kaka maka yok.Dördüncü gün de yok.Beşinci gün kazık gibi birşeyler çıkardı dakikalarca ıkınarak.Doktor demiş zaten kabızlık yapar diye.Bir müddet daha demiri vermeye devam ettik; yine aynı dört beş günde bir ancak yapıyor.Doktora soruldu, fitil koyun demiş.Artık fitille boşaltıyoruz bağırsaklarını. Demiri kestik.
Bekliyoruz ki hemen işler düzelecek,normal seyrine dönecek.Yine bekliyoruz birgün, iki gün yine birşey yok.Ikınmalar devam ediyor parmak kadar birşey ancak çıkıyor.Doktor bir şurup vermiş bu kez de sabah akşam içiriyoruz, aslında pek içirmek de istemiyoruz.Bir faydası da olmadı.Onu da kestik.
Doğal yollardan gıda ile bu işi halletmeye çalıştık.Çorbasına zeytinyağı koyduk olmadı.Ara ara bir çay kaşığı ağzına verdik zeytinyağını,olmadı. Avokado verdik,olmadı. Mercimek çorbası yapıp yedirdik. Kuru kayısıyı haşlayıp suyunu içirdik, püresini verdik.Yine de sonuç alamadık. İnternetten araştırıyoruz,deniyoruz, yine normale dönmüyor.
Cam elma rendesinde armut rendeleyip vermeye başladık günde bir dilim kadar.Artık tüm yaptıklarımız ancak sonuç verdi de armuda mı denk geldi, ya da gerçekten işi armut mu çözdü bilemiyoruz ama çoçuk günde dört beş kez yaparak iki gün boyunca bağırsaklarını ancak boşalttı.
Atalar boşuna dememiş: Dünyanın tadı yeyip içmek... gerisini biliyorsunuz.
Çocuk rahatladı, biz de.
Oyuncaklarla oynamaya başladığından beri annesiyle kafa yoruyoruz ne yapalım diye eline aldığını ağzına götürüyor,sallayıp sallayıp başına gözüne çarpıyor.Böyle olmayacak yumuşak oyuncaklar gerekli . Öyle bir iştahla ağzına götürüyor ki oyuncağın boyası falan varsa hepsini emiyor sanki. Baktık alınan oyuncakların hepsi nerdeyse Çin yapımı. Boyası,kumaşı nedir ne değildir birçok haber çıkıyor basında.Annesi hepsini attı. Kırık bohçasını açtık,çeşitli hayvan kalıpları bulduk, dikiş kutusunu yanımıza aldık bir iki paket de ehven pamuk. Üç aylık kadardı O'na mama yedirdiğimiz kaselerin üstündeki desenleri farkederek agular çıkardığı oluyordu. Allı,dallı şeyler ilgisini çekiyor elini uzatıyordu.

Ben bir anneanneyim,ikinci torunumu büyütüyorum.Bir insanın yaşamının ilklerine tanık olmak deneyimim var; İki çocuk büyüttüm, bir de torun. Deneyimlerime yenileri eklenecek, yeni güzellikler yaşanacak, yeni heyecanlar... O günün heyecanı yedi ay geride kaldı ama hala anımsadıkça aynı duygular yeniden sarıyor beni. .Sanırım en çok ben heyecanlıydım ya da bana öyle geldi. Herkes hazırlığını yaptı, benim hazırlığım ise artık fotograf makinemi elime alıp günü çokca belgelemekti. Hastaneye girişten başladım çekmeye ...Anne doğuma alındı, daha doğrusu sezaryene. Beklemek uzun ... Sabah günün hızlı geçeceğini düşünürken bu süreci unutmuşum, günün en uzun geçen bölümü doğum süresiydi ve söylenenden uzun sürüyor gibi geldi bana . İkide bir beklediğimiz bölümdeki hemşireye soruyorduk. Nihayet bebek geliyor dendi ; İşte o an yaşamın döngüsü bir kez daha gerçekleşiyordu .Çocuklarımın ve ilk torunumun sevgisine bir sevgi daha ekleniyordu. Yeni bir başlangıç, yeni bir can, yeni bir heyecandı. Doğuş her zaman aydınlığı getirirdi, ışık saçardı ,o ışık her zaman çevreye yayılırdı.Bu blogdaki yazılar Eren' e baktığım süreç içinde, sadece Eren'le benim yaşadıklarımızın ve onun büyümesi esnasında gözlemlediklerimin yansımasıdır. Ek olarak yıllardır araştırdığım ve biriktirdiğim sağlıkla ilgili deneyimlediklerimden alıntılardır.