8 Şubat 2009 Pazar

MEMEYLE OYUN





Eren şimdi 8. ayında. Annesinin kucağında meme emiyor. Eliyle bir memeyi tutuyor, bir annesinin giysilerini çekiştiriyor. Ayaklarını durmadan sevinçle çırpıyor. Memeyi iki emip bir bırakıyor, çevresine gülücükler atıyor. Bu anları yaşamak için verilen çabaları anımsamayacak:
Hastanede doğduğundan itibaren memeyi tutturma uğraşlarımız sonuç vermiyordu. İki de bir hemşirelere koşturuyor 'Memeyi tutmuyor, ne yapacağız?diye soruyorumdum.Cevap: 'Memeyi tutturun.' Sabah kontrollerini yapan çocuk doktorlarına söylüyoruz: 'Memeyi tutmuyor'. Cevap: 'Memeyi tutturun.' Bizim istediğimiz ne ki? Emmiyor. Çabalıyoruz, emmiyor. Annesi çay kaşığına memesinden süt sağıyor, ben ağzını memeye dayamaya çalışıyorum, ağzının yanından sütü akıtıyoruz. Nafile çabalar. Emdiremiyoruz. 'Hüzünlü bir telaş' havada dolaşıyordu.


Üçüncü gün hastaneden ayrılırken yanımızda bir kutu da mama vardı.Çabalar evde de devam etti. Annesi emzirmek istiyor, anne sütünden yoksun büyüsün istemiyor. Üzgün.
Bir sabah tebrik için telefonla arayan bir arkadaşı, kendi deneyimini anlatıyor: 'Yeni biberonların ağzı anne memesi gibi, emdikçe süt geliyor. Memeyi hiç tutmama olasılığı yok.Sağma makinesiyle sağın,biberonla içirin.' Bir koşu sağma makinesi ve biberon alınıyor, aynen uyguluyoruz. Aynı zamanda sık sık annesinin memesine yatırıp, memeyi annenin çığlıklarına aldırmadan sıkıp sütü ağzına sağıp emdirmeye çalışmaya da devam ediyoruz.
13. günde annesi çabalarının sonucunu alıyor: Eren memeyi tutuyor, emiyor.
Aylar geçtikçe oynayarak, memeyle dans ederek emiyor.
' Büyüme sırası' nı yaşıyor.

Hiç yorum yok: