16 Şubat 2009 Pazartesi

PAZARTESİ SENDROMU


Hafta sonunu annesiyle mutlu, mesut geçiren Eren pazartesi günü ayrılık acısı yaşadı sanki. Hiçbir şeyi doğru dürüst yediremedim. Mızmızlanıyor, ağzını kilitliyor yemek istemiyor hatta uyumak da istemiyor. Baktım olmayacak annesinin sağıp, ihtiyaç olduğunda içer diye buzluğa attığı sütlerden birini çıkarıp ılıttım; içti.

Sütü içti ama uyumaya direniyor, mem mem diye meme arıyor. Hey Allahım bu alışkanlık nasıl bir şey böyle; büyük küçük farketmiyor hep alıştığımızı istiyoruz. Gerçi elde edemeyince yeni duruma uyum sağlıyoruz ama acılı, sancılı oluyor geçiş her zaman.

Dışarda kullanmak üzere alınan bebek arabası evde o kadar işimize yaradı ki: Aylardır evde uyuturken, yedirirken, oturtup önüne oyuncak koyarak hep kullandık, çok da rahat ettik.

Bugün de arabasına oturttum dolaştırıyorum evin içinde belki uyur diye; normal uyku saati geçeli iki saat olmuş nerdeyse. Biraz sonra baktım mızmızları hafifledi, hareketleri de öyle. Yavaşça baktım gözlerini kapatmış , daha doğrusu dayanamadığından kapanmış yine hafif mızmız sesler çıkarıyor. Arabayı düz konuma getirip yatırayım dedim hala direniyor, oturduğu yerde başı düşmüş uyuyor; yine de söylenmeye devam ediyor.

İçim acıdı.Kucağıma aldım, başını omuzuma yatırdım, biraz da böyle gezindikten sonra söylenmesi kesildi, uykunun dayanılmaz çekiciliğine kendini bıraktı.

Hiç yorum yok: